Cumhuriyet Yerleşkesi ve Kalkınma Vizyonu

Yaklaşık bir hafta önce Cumhuriyet Yerleşkesi’nin açılışı görkemli bir törenle gerçekleştirildi. Devletin zirvesini tek çatı altında toplayan, mimarisiyle dikkat çeken bu yerleşke yalnızca Kıbrıs Türk halkına değil, kader birliği yaptığımız Türk milletinin tamamına ve bu merkezi kullanacak herkese hayırlı olsun. 

KKTC’ye yakışan, çağdaş devlet yapısını yansıtan bir eser ortaya çıkmıştır. Yerleşkenin hemen yanı başında inşası süren Millet Bahçesi, cami, kütüphane ve Yüksek Mahkeme binasının da tamamlanmasıyla birlikte Lefkoşa’nın merkezinden başlayarak tüm Ada’ya hitap eden benzersiz bir yaşam, yönetim ve kültür alanı kazandırılmış olacaktır. Bu vizyonun hayata geçmesi siyasi aklı derinleştirip gençliğin ufkunu ve toplumun sosyokültürel bilincini genişletirken, KKTC’ye uluslararası düzeyde bir görünüm ve kozmopolit bir hava katacaktır. İşte modern ve çağdaş bir devlete yakışan yatırım anlayışı tam olarak budur. Yeri gelmişken buradan tiyatro oyunları ve operalara ev sahipliği yapabilecek bir kültür merkezinin inşasının da yerleşke için değerlendirilmesi gerektiğini öneriyoruz; böyle bir yapı, alana farklı bir zenginlik katacaktır.

Öte yandan, yerleşkenin açılışına her siyasi görüşten liderin katılması ve verilen mesajların öngörülenin aksine oldukça itidalli olması, özellikle tansiyonun yüksek olduğu bu dönemde son derece olumlu bir gelişmedir.

Elbette Cumhuriyet Yerleşkesi’ne dair bazı eleştiriler de olmuştur. Bunların önemli bir kısmı mesnetsizdir. Ancak özellikle sosyal altyapı yatırımları tamamlanmadan böyle bir yerleşkenin inşa edilmesi yönündeki bir eleştiri zamanlama açısından makul bir noktaya temas etmektedir. Lakin unutulmamalıdır ki bu yapı yalnızca bir devlet yerleşkesi değil; cephelerin yeniden hareketlendiği, diplomatik müzakerelerin yeniden tartışılmaya açıldığı bir dönemde KKTC’nin varlığını ve egemenliğini sembolize eden stratejik bir duruştur. Uluslararası basında ve özellikle Güney basınında çıkan manşetler bu yatırımın etkisini fazlasıyla teyit etmektedir.

KKTC’nin varlığı sürdükçe tüm sosyal ve altyapı yatırımları zaten esas alınacaktır. Kaldı ki bugün ülke, tarihinin belki de en verimli proje siyasetinin içindedir. Hükümeti bu noktada tebrik etmek gerekir: Ankara-Lefkoşa hattı adeta bir “su yolu”na dönmüş durumda. Hayali dahi kurulamayan, on yıllarca ertelenen ya da yarım bırakılan projeler tek tek hayata geçirilmektedir. Öyle ki önümüzdeki beş yıl içinde KKTC’nin dört bir yanında çağın gereklerine uygun hastanelerin, modern eğitim kurumlarının, çevre dostu yolların, köprülerin, tünellerin ve cazibe merkezlerinin yükseleceği güçlü bir kalkınma hamlesine tanıklık edeceğiz.

Cumhuriyet Yerleşkesi’nin açılışıyla eş zamanlı olarak yaklaşık bir hafta önce havacılık, uzay ve teknoloji festivali TEKNOFEST-KKTC de kapılarını halka açtı. Maksadını aşan boykot çağrılarına rağmen festival çeyrek milyon ziyaretçiyi ağırladı. Nitekim bu katılım düzeyinden de anlaşılacağı üzere TEKNOFEST yalnızca bir havacılık ve teknoloji etkinliği değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkı tarafından benimsenen bir vizyonun ilanıdır.

Siyasetten kalkınmaya, gençlikten toplumsal yapıya kadar birçok boyutu bulunan bu organizasyonda Baykar Yönetim Kurulu Başkanı ve festivali düzenleyen T3 Vakfı’nın Mütevelli Heyeti Başkanı Selçuk Bayraktar’ın “KKTC’yi bir teknoloji üssüne dönüştüreceğiz” şeklindeki açıklamaları özellikle dikkat çekiciydi.

Devlet yetkilileri tarafından yapılan açıklamalar da göz önüne alındığında yıllardır ülkenin potansiyeline ve güçlü eğitim altyapısına atıfla bu köşede önerdiğimiz üzere, KKTC’nin bir teknoloji merkezi hâline getirilmesi yönünde atılan adımlar artık devlet politikası niteliği kazanıyor.

Bu bir devrimdir. Zira günümüzde teknolojide varsanız, medeni dünyada söz sahibisiniz. Artık büyük kırılmalar da devrimler de teknoloji üzerinden gerçekleşmektedir. Teknoloji, insan yaşamının her alanına nüfuz etmiş, çok boyutlu bir “oyun değiştirici”dir. Üstelik dijital teknoloji doğası gereği ambargo tanımaz, fiziksel sınırlara bağlı değildir. Bu nedenle uluslararası izolasyonu delmenin en etkili ve kalıcı yolu teknolojiyle mümkündür. Fiziksel teknolojilerde bile fark yarattığınızda küresel yatırımcı ve kullanıcı ilgisi tüm engelleri aşarak sizi bulur.

Bu noktada dijital teknolojinin şimdiden Ada’nın kaderini değiştirmeye başladığı açıktır. KKTC, giderek daha fazla dijital göçmeni ve bununla birlikte yabancı yatırımcıyı kendine çekmektedir. Güney Kıbrıs, Yunanistan ve Avrupa Birliği bu süreci yavaşlatmak adına çeşitli girişimlerde bulunsa da dijitalleşmenin elle tutulamaz doğası nedeniyle bu gidişatı durdurmaları mümkün değildir. Öyle ki bazı Avrupa Birliği ülkeleri KKTC’yi tanımadıkları hâlde, kamu yayın organlarıyla Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altını sözde “çalışma ve yaşam şartları en düşük bölge” olarak göstermeye başlamıştır. Buna paralel olarak Güney hükümeti, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da tanınan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun işlevi ve KKTC hukuk sisteminin meşruiyeti açıkça ortadayken, mülkiyet konusu üzerinden yatırımcılara yönelik yargı hamleleriyle emlak piyasasını baskı altına alma gayretindedir. 

Ancak bu çabalar beyhudedir. Yalnızca sosyal medyaya göz atıldığında bile KKTC’ye yönelik ilginin her geçen gün arttığı açıkça görülebilir. Gün geçtikçe daha fazla yabancı yatırımcı hem emlak hem de ticaret alanında ülkeye yönelmektedir. Bu tür propagandalar artık karşılık bulmamaktadır. Pandemi sonrası Batı kamuoyunda artan medya ve siyaset eleştirileri Güney’in de parçası olduğu Batı’nın manipülatif yüzünü açığa çıkarmış, maskelerin düşmesini hızlandırmıştır. O nedenle artık kimse bu girişimlere kulak asmıyor. 

Şahsen ifade etmek gerekirse, KKTC’ye yönelik ilgi ve alaka asla tesadüfi değildir. Uzun yıllar Batı Avrupa’da bulunmuş biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki KKTC’deki yaşam kalitesi ve vergi avantajları birçok Avrupa ülkesine kıyasla daha üst düzeydedir. Üstelik her zaman vurguladığımız üzere gençlerin artık iş bulmak için Ada’yı terk etmesi gerekmemektedir. Gelişen dijital teknolojiler sayesinde yurt dışında oldukça yaygınlaşan uzaktan çalışma (remote work) imkânları aracılığıyla genç kardeşlerimizin burada kalarak avro, sterlin veya dolar üzerinden geçimlerini sağlamaları mümkündür.

Diğer taraftan, ülkede elbette çözülmesi gereken yapısal sorunlar da mevcuttur. Hükümet, Ankara ile iş birliği içinde bu sorunları bertaraf etmek için zaten yoğun bir çaba harcamaktadır. Ancak bu noktada vurgulanması gereken en öncelikli konu ulaşımdır. Bugün KKTC’de otomobil sahibi olmadan bir noktadan diğerine ulaşmak hayli güçtür. Bu durum özellikle gençler, öğrenciler ve turistler için hayatı zorlaştırmaktadır. Eğitim ve turizmi başlıca gelir kaynakları arasında sayan, yükselen bir ülke konumundaki KKTC için bu durum sürdürülebilir değildir.

Dolayısıyla ülke genelinde bir raylı sistem projesi artık ertelenemez bir ihtiyaç hâline gelmiştir. İskele, Lefkoşa, Girne ve Güzelyurt’u birbirine bağlayacak bir sistem yalnızca ulaşımı kolaylaştırmakla kalmayacak; aynı zamanda turizmi canlandıracak, yerel ekonomileri güçlendirecek ve gündemden düşmeyen trafik kazalarının azalmasına da katkı sağlayacaktır. Bu adım ayrıca kültürel, şehircilik ve sosyal açıdan da yeni bir sinerji yaratacaktır. Önümüzdeki on yıllarda artması öngörülen nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak sürdürülebilir bir altyapı da bu sayede tesis edilmiş olacaktır.

Son olarak kamuoyunda son günlerde tartışılan, Güney’in hukuki değil siyasi amaçlar taşıyan mülkiyet girişimlerine karşılık devletin gündeminde yer alan Kapalı Maraş’ın tamamen açılması konusuna değinelim. Açık konuşmak gerekirse böyle bir adım, bu tür girişimlere verilebilecek en stratejik yanıttır. Her ne kadar gecikmiş bir karar olsa da bu hamle aynı zamanda Kıbrıs meselesi üzerinden yürütülen uluslararası manipülasyonlara verilecek güçlü ve kalıcı bir mesaj niteliği taşıyacaktır.

Yazıyı sonlandırmadan önce özellikle vurgulamak isterim ki KKTC, tarihinin en stratejik eşiğinde bulunmaktadır. Atılan her adım ve çizilen her vizyon ülkenin geleceğini yeniden şekillendirmektedir. Teknolojiyi rehber edinen, diplomasiyle güçlenen, mütekabiliyet ilkesiyle pekiştirilen ve kararlılıkla sürdürülen bu yürüyüş KKTC’yi yalnızca tanınan değil aynı zamanda örnek alınan bir devlet konumuna taşımaya devam edecektir.

*****

“Gelecek, ona hazırlananlara aittir.”

— Malcolm X

Kıbrıs Postası

Picture of kcadasoy
kcadasoy

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *

In Category

Lifestyle

Risus commodo viverra maecenas accumsan lacus vel facilisis.

Scroll to Top