Hristodulidis’in Almanya ziyareti ve Kızılyürek’in sözde müjdesi

Geçtiğimiz hafta Nikos Hristodulidis, Alman Şansölyesi Olaf Scholz ile önce Avrupa Birliği Merkez Bankası’nın yıl dönümü sebebiyle Frankfurt’ta; daha sonra da resmî ziyaret çerçevesinde Berlin’de bir araya geldi. Görüşmelerin ardından gerçekleştirdikleri basın toplantısına ise Scholz’un, Kıbrıs konusu ve Doğu Akdeniz’deki tüm gelişmelerin Türkiyesiz çözülemeyeceği sözleri damga vurdu. Bunun yanında bu ay bir başka önemli gelişme daha yaşandı. O da Niyazi Kızılyürek’in, Rum Merkez Bankası’nın Kıbrıslı Türklere Güney’deki bankalarda hesap açma serbestliği getirdiği yönündeki sözde müjdesiydi.

Hristodulidis’in ziyaretiyle başlayacak olursak, şunun altını iyice çizmemiz gerekiyor ki Batı, Türkiye’nin global ölçekte önemi her geçen gün daha da artan bir bölgesel güç olduğunu artık kabullenmiş durumda. O nedenle bizim içimizdeki bazılarının da bu gerçeği bir an önce görmesi ve kabullenmesi hepimizin geleceği için hayati önem taşımaktadır. Çünkü 50 yıllık federal kısır döngüsüne ve iç siyasete olumsuz yansımalarına artık kimsenin sabrı kalmamıştır. Eğer ülkede daha fazla demokrasi, dünyayla entegrasyon ve dolayısıyla refah, barış ve gençlerin Ada’yı terk etmemelerini istiyorsak bunun adresi bellidir: İki devletli çözüm (yani Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşu). Türkiye’nin diretmesiyle dost ve kardeş ülkeler başta olmak üzere BM çatısı altında tanınmalar da, son aylarda ve yıllarda KKTC’nin uluslararası platformlarda yer alması gerçeğini göz önünde bulundurursak, peyderpey gelecektir. Alman Şansölyenin sözleri bu durumu teyit eder nitelikte. Bu durum yine Scholz’un konuşmasında da yer aldığı üzere, Türkiye limanlarının akabinde Rumlara açılması en çok da onların çıkarına olacaktır. Ermenistan’la Türkiye’nin arasında nasıl görüşmeler başladıysa ve Erivan bu durumdan gelecekte nasıl istifade edecekse, Güney için de aynısı geçerli olacaktır. Fakat iki devletli çözümün uluslararası platformda geçerliliğinin (hukuken) tartışmasız olması ve tanınmaların gelmesi için Kıbrıslı Türklerin tek yürek olması gerekir. O nedenle içinde bulunduğumuz bu durumdan sıkılan, fakat bugüne kadar bu fikre sıcak bakmayan herkese bu vesileyle, “Gelin aklın yolunu seçelim ve birlikte aydınlık yarınlara yürüyelim,” çağrısında bulunuyorum. Siyasi tercihlerimiz ne olursa olsun, bu zeminde buluştuğumuz gün inanın yeni bir bahar sabahına uyanmış ve yeni bir hayata başlamış olacağız. Aksi takdirde er ya da geç öyle veya böyle yok olup gitmeye mahkûmuz.

Son olarak gelelim Rum Merkez Bankası’nın Kıbrıslı Türklere hesap açma serbestliği kararına. Sevgili okurlar, iki ay önce Daily Sabah gazetesi için ‘Imperial world: From colonalism to capitalism’ (https://www.dailysabah.com/opinion/op-ed/imperial-world-from-colonialism-to-capitalism) başlıklı bir yazı kaleme aldım. Burada emperyalizmin tarihine ve kapitalizmin işleyiş şekline ışık tutmaya çalıştım. Köşemizden bu makaleye atfen şunu ifade edebilirim ki bugün (askeriye ve savunma sanayi bir yana) dışa bağımlı olmamak ve özgürlük, ağırlıklı olarak paranın gücüyle sağlanabiliyor. Eğer birilerine borcunuz varsa, özgür değilsiniz ve faizler sebebiyle borçlarınız giderek katlanır. Alacaklı bir süre sonra hayatınız üzerinde söz sahibi olmaya başlar. Bu durum kişisel kredilerde bankalar, devlet bazında ise klasik olarak IMF gibi uluslararası kuruluşlar için geçerlidir. Bundan yakın geçmişte hem Türkiye’nin hem de Yunanistan’ın nasibini aldığına hep birlikte şahit olduk. Çünkü IMF yeri geldiğinde bu ülkelerin iç siyasetlerine müdahil olma teşebbüslerinde bulundu ve bu konuda (kısmen de) başarılı oldu.

Peki artık (Güneyin vatandaş olmayan) Kıbrıslı Türklerin, Rum bankalarında hesap açabilmeleri ve buralardan kredi çekebilmeleri ne anlama geliyor? Bu gelişme her ne kadar olumlu gibi dursa da veya böyle yansıtılmaya çalışılsa da bu Rumların bir kumar oyunudur. Başka bir deyimle farklı kılıfa bürünmüş Enosis 2.0’ın ta kendisidir. Zira bir an olsun Rum bankalarından avro olarak bir kredi çektiğinizi, bu parayla da Gazimağusa’da bir arsa veya ev aldığınızı ve TL’nin (ki TL bazlı Foreks’ler bugün çoğunlukla sunidir) daha fazla değer kaybetmesi sonucu bu Rum bankasına olan borcunuzu geri ödeyemediğinizi varsayın. Böyle bir durumda taşınmazın kimin eline geçeceği bellidir. O halde bu bağlamda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü burada yapılacak bir hatanın telafisi asla olmaz. Unutmayın buna benzer bir yöntemle daha geçen asırda hemen yanı başımızdaki Ortadoğu coğrafyasında sıfırdan bir devlet inşa edilmişti. Buradan yola çıkılarak öyle anlaşılıyor ki Rumlar lobicilikle, bazı Batılı devletler gözdağı vermek suretiyle savaş gemilerini Doğu Akdeniz’de konumlandırmasıyla ve Avrupa Birliği dolaylı baskılarla bugüne kadar siyaseten başaramadıklarını (ve Scholz’un sözlerine atfen bundan sonra da başaramayacaklarını) bu sefer kapitalist kurguyla tamamlamaya çalışıyorlar. Fakat bu halk bu oyuna gelmez. Ancak özellikle Türk bankaları kredi koşullarını iyileştirerek ekonomik sıkıntılar sebebiyle acil kredi ihtiyacı olan insanlarımıza yardım etmeli. Yardım etmeli ki bu vatandaşlarımız Rum bankalarının vereceği üç kuruşa tenezzül etmek zorunda kalmasın.

*****

Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken, insanlar çok daha özgürdü.

Sigmund Freud

Kıbrıs Postası

Picture of Kaan
Kaan

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

In Category

Lifestyle

Risus commodo viverra maecenas accumsan lacus vel facilisis.

Scroll to Top