Geçtiğimiz hafta AP Milletvekili Niyazı Kızılyürek ile Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu arasında bir gerginlik yaşanmış, ikisi de birbirine ağır ithamlarda bulunmuştu. Tartışma hadisenin doğası gereği Kıbrıs sorunu hakkında tecelli etmişti. Mesele şu ki hem Kızılyürek’in hem de Ertuğruloğlu’nun haklı ve haksız olduğu yanlar varsa da makam sahiplerinin gereksizce söz düellolarında bulunması hem kendilerine yakışmamış hem de kamu vicdanını yaralamıştır.
Ülke siyasetinde elbette herkesin farklı görüşleri ve düşünceleri olabilir. Buradan malumumuz olan farklı ideolojiler doğar. Bu ideolojiler zaman içerisinde teşekküllü bir yapıya dönüşür. Ona da parti deriz. Partiler de demokrasinin bir gereği olarak seçimlere girdiği takdirde halkın görüşünü temsil eder. Böylece çok görüşlülüğün buluştuğu ortak mutabakat zemininde ülke için en doğru kararlar verilmeye çalışılır ve devletin gidişatına yön verilir. Ancak bazı konular vardır ki her daim siyaset üstünde değerlendirilmelidir. Bunlar da ülkenin bekasını ve huzurunu birinci derecede etkileyen güvenlik, eğitim, sağlık ve adalet meseleleridir. KKTC gerçeğinde bu konu çözüm sürecini ve Kıbrıslı Türklerin ulusal ve evrensel haklarını kapsar.
Bu açıdan bakılınca Kızılyürek-Ertuğruloğlu’nun tartışması büyük bir talihsizliktir. Elbette Sayın Kızılyürek’in önceki AP seçimlerinde kimin desteğiyle ve hangi amaçla Strazburg’daki parlamentoya seçildiği ortadadır. Ancak seçildikten sonra (Rumları kızdırmasına rağmen) Kıbrıslı Türklerin haklarını Avrupa’nın kalbinde savunduğu da bir gerçektir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde kendisinin yaptıkları takdire şayandır. Aslında Sayın Kızılyürek AB’nin bizlere tanıdığı doğal bir hakkı kullanarak (her ne kadar tasvip edilmeyecek görüşleri olsa da) doğru bir hamle yapmıştır ve yapmaktadır. Zira AB’nin (Kıbrıslı) Türklere karşı uyguladığı çifte standardın tek panzehri onu kendi silahlarıyla etkisizleştirmek olacaktır.
Sayın Ertuğruloğlu’nun vurguladığı ve birçok Avrupalı siyasetçilerin de geçmişte bu teze sahip çıktığı üzere AB, Kıbrıslı Türkleri 2004’te gayriahlaki ve haksız yere kendi kaderine terk etmiş; Ada’da ideolojik ve dini açıdan bir oldubittiye müsaade ederek Kıbrıs sorununu bir çıkmaza sürüklemiş, Kıbrıslı Türkleri akabinde verdikleri tüm sözlere rağmen ciddi manada yalnız bırakmıştır. O nedenle de Avrupa’ya bizlere olan borcunu ödetme vaktidir ve yolu da AP ve AB’nin diğer kurumlardaki görevlerini kullanmaktan geçmektedir. Hatta bu adımlar için nispeten geç bile kalınmıştır.
Ancak Sayın Ertuğruloğlu, AP seçimlerinden çok da ümitli olmamak gerektiği tepkisi vermiştir. Gerçek şu ki AP’ye Kıbrıs Türk asıllı bir milletvekili gönderilerek elbette hemen sonuç alınamaz. Fakat zamanla buradan gerek lobicilikle gerekse başka yollarla güzel sonuçlar alınabilir. Bunun için de Sayın Kızılyürek’in, geçmişteki kritik söylemlerine rağmen desteklenmesi gerektiği kanaatindeyim. Çünkü bu konu toplumun her bir bireyini yakından ilgilendiği ve direkt olarak etkileyebileceği için siyaset üstü bir müessese olarak değerlendirilmelidir.
Ancak bunun yanında ne KKTC’den ne de egemen eşitlik tezinden vazgeçilmelidir. Çünkü Sayın Kızılyürek’in Strazburg’daki savunmaları ancak KKTC’nin var olmasıyla vücut bulacaktır. Zira kendisi orada hak taleplerinde bulunduğunda tüm kişi ve kurumlar bunları KKTC gerçeği önünde değerlendirmektedir.
Böylece şunu söyleyebiliriz ki hem Ertuğruloğlu hem de Kızılyürek devlet bakışı açısından haklıdır ve iki görüş de günün sonunda Kıbrıslı Türklerin lehinedir; yani hedefler ortak fakat yol seçimleri farklıdır. O nedenle de Kızılyürek-Ertuğruloğlu arasındaki gereksiz gerginlik kamu vicdanını yaralamaktadır. Gönül ister ki Sayın Kızılyürek ile Sayın Ertuğruloğlu kendilerine yakışır bir şekilde iş birliği halinde olsun ve kendilerinin de parçası olduğu bu toplumu el birliğiyle daha iyi yerlere taşısın…
*****
Politikada olmak, futbol antrenörlüğü gibidir. Oyunu anlayacak kadar akıllı, ciddiyetine inanacak kadar da budala olmak gerekir.
Eugene Mc Carthy
Not: Konudan ayrı olarak geçtiğimiz hafta Türk Hava Yolları’nın tarifeli İstanbul-Melbourne seferlerini başlattığını duymayan ilgili kişilere buradan bizler de duyurmuş olalım. Özellikle orada yaşayan (Kıbrıslı) Türklere bu kolaylığın hayırlı olmasını dilerim.