Türkiye’de yaklaşan seçimler KKTC’de tarihte belki hiç olmadığı kadar dikkatle takip ediliyor. Birçok Kıbrıslı Türk seçimlerde oy kullanmak için adeta seferber olmuş durumda. Klasik sol kesime sorsanız bu ilginin altında önümüzdeki seçimlerin “Kıbrıslı” kimliğin muhafazası için son bir fırsat olacağını söyler. Gerçekleri gören birine sorsanız bu durumu size Türkiye’yle, Kıbrıslı Türk toplumun bir ve beraber olduğu teziyle açıklar ki öyledir de. Sol kesimin farklı yorumunun aksine bu seçim gerçekten de bir beka seçimidir. Çünkü Türkiye’de verilen her karar, hepimizi etkileyecektir. O nedenle oy kullanacak tüm vatandaşlarımıza tercihlerini siyasi resmi ve konjonktürü iyi değerlendirerek yapmalarını tavsiye ediyorum.
Türkiye siyasetinde bugün, bir tarafta kimin eli kimin cebinde belli olmayan Meral Akşener’in tanımlamasıyla bir “kumar ve noter masası” vardır. Diğer tarafta da hataları olmasına rağmen Türkiye’yi ve bölgemizi iyi veya kötü kalkındırmış ve bundan sonra da kalkındırabilecek tek ve yegâne milli bir ittifak oluşumu mevcuttur. Öyle ki bu seçimlerde ya demokratik görünümlü fakat esasen koltuk sevdalı birileri kazanacak ve kazanması durumda sadece kendi çıkarları doğrultusunda çalışacak, parlamenter sistemi geri getirerek bizdeki istikrarsızlığın da nedeni olan koalisyon kargaşası tekrar yeşertecek, bunun yanında gerekirse bizdeki solun istediği gibi KKTC’yi birilerine peşkeş çekecek ve Türkiye’yi şer odakları veya bölücülere teslim edecek – ki artık PKK’nın taleplerini yerine getireceklerini CHP’nin başındakiler açıkça dile getirmektedir. Ya da kamuoyunun yıllardır tanıdığı bir ittifak iktidarda kalarak diğer afetlerde olduğu gibi deprem bölgesinde zarar gören şehirler başta olmak üzere, Türkiye’nin birçok ilini ve özellikle Marmara’yla Ege’yi yeniden inşa edecek; Togg gibi yeni otomobil markalarını, milli harp ve sivil uçaklarını, yeni yüksek hızlı tren hatlarını, İstanbul Finans Merkezi’ni, şehir hastanelerini, yeni diplomatik zaferleri ve daha fazlasını anavatanımıza kazandıracak, bunun yanında Kıbrıs’a yeni yatırımlar yaparak yarının istikrarlı KKTC’sinin inşasına katkı sağlayarak hizmet yoluna devam edecek.
Bu bağlamda şu da unutulmamalıdır ki bu seçim tarihte hiç olmadığı kadar başka devletler ve özellikle ABD tarafından açıkça manipüle edilmektedir. Hatırlayalım, Joe Biden ABD başkanı olmadan önce “Erdoğan’ı seçimle göndereceğiz” gibi cümleler kurmuştu. Dünyanın neresinde görülmüştür ki bir üst düzey siyasetçi veya (her ne kadar o tarihte göreve gelmiş olmasa da) devlet yetkilisi böyle bir şeyi açıkça beyan ve ifade ederek alkışlar toplasın. Peki bunun yanında The New York Times’ın, Suriye’nin karışması ve göç dalgalarının yaşanmasına büyük katkı sağlayan Ahmet Davutoğlu’nun 2016 yılında istifasının ardından “ABD, Ankara’daki adamını kaybetti” diye manşet atması neyle izah edilebilir? Sözü geçen zatın bu altılı masasının paydaşlarından olması burada oynanan kumar oyununun açık bir göstergesi değildir de nedir? Elbette Davutoğlu Tayyip Erdoğan’ın işaret etmesiyle zamanında başbakan olmuştu. Bu direktif AK Parti’nin Kürt açılımı adı altında HDP’yi meşrulaştırma siyasetinde olduğu gibi yapılmış büyük hatalardan birisiydi. Fakat neyse ki bu gibi yanlışlardan dönülerek son yıllarda önemli dersler çıkarıldı ve rota yeniden kalkınma çizgisine döndü. Zamanında doğru bir şekilde böyle bir açılıma karşı çıkan CHP bugün “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Selo teröristinin serbest bırakılmasını niçin savunmaktadır? Bu hangi pazarlıkların karşılığıdır? Buradan yola çıkacak olursak bugün itibariyle geçmişte kimin ne dediği veya yaptığının kıymeti kalmamıştır ve yoktur, o nedenle kararımızı bugünün tablosu ve konjonktürüne göre vermek zorundayız.
Değerli arkadaşlar unutmayalım, Annan Planı’nı destekleyen Türkiye Hükümeti Kıbrıs Türklerinin büyük çoğunluğunun isteği üzerine yine zamanın AK Parti iktidarı olmuştu. Fakat onca taviz verilerek belki de Kıbrıs Türk toplumunun tamamen sindirilmesene neden olacak bu plana yine Rumlar karşı çıkmıştı. Zira Rumların derdi dün olduğu gibi bugün de çok farklıdır. Onların geçici olarak bile Kıbrıslı Türklere resmi otorite verilmesine tahammüllü yok. Bunu en son Crans Montana’da yaşamadık mı? Fakat şunu görmeliyiz ki Tayyip Erdoğan Kıbrıs konusundaki bugünkü tutumuna, karşı tarafın tavırlarından ders çıkararak ve tecrübeler edinerek geldi. Bunun yanında Kıbrıslı Türklerin isteklerini her zaman gözeterek hareket etti. Bu, Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs Türklerine karşı olan samimiyetinin ve bizleri ne kadar benimsediğinin bir beyanı değil midir? Buna karşın sosyal medyada ergen tavırlarından kurtulamamış ve sadece kızların ilgisini kazanmak için güya kahramanlık sergileyen bazı şımarıklar da “Tayyip Erdoğan diktatördür” diyerek sözde demokratik amcaları için oy istemektedirler. Oturduğu lüks daireden “Batılılar gibi yaşamak isterik” diye mesajlar atan bazıları, Batı’da KKTC’deki kadar yüksek yaşam kalitesinin ve refah seviyesinin hâkim olmadığını, anlaşılan o ki bilmezler. Fakat gözü ve gönlü açık insanlar bunu elbette görmektedir. Mesela bu yazıyı size Frankfurt’taki gökdelenlerin birinden yazıyorum ve şu an iş gereği burada olduğum için buranın şartlarını da gayet iyi takip etme şansım oluyor. Bizdeki birileri burada yaşayan insanların kendilerini ne kadar çaresiz hissettiğini, 40 sene çalışsa da birilerin gençliğinde sahip olduğu evlerde asla oturamayacağını ve TV’lerde ülkeyi çöküşe sürükleyen hükümetin teşkilatlı şekilde propagandasının yapıldığını söylesem anlar ve inanırlar mı? Elbette hayır. Çünkü bu durum ağzında altın kaşıkla doğmuş, dünyadan bir haber ve hayatları yalan üzerine kurulu olan kişilerin işine tabii ki gelmez.
Ancak siyaset ve siyasi analiz öyle klavyenin arkasına saklanarak ve ezbere konuşmakla olmuyor. Bunun için geçmişi ve bugünü araştırmak; konjonktürü, ekonomiyi, dünyanın gidişatını ve birçok farklı faktörü gözetlemek gerekiyor. Mesela biraz araştıranlar görecektir ki Tayyip Erdoğan’ın KKTC’de son 20 yılda istihdamın yaratılması ve ülkeye sıcak para akımı sağlanmasında dolaylı veya dolaysız büyük katkıları olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Aynı şekilde hâlihazırda devam eden yatırımlarla alt ve giderek üst yapıda da katkıları bulunmaktadır ve artarak devam edeceğini kulis bilgilerinden öğreniyoruz. O nedenle oy kullanacak herkese kararlarını tekrar gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum. Lütfen bu doğrultuda demokrat amca gibi ucuz lakaplara takılmayalım, resmi iyi okuyalım; kimin elinin kimin cebinde olduğunu, neler yapıldığını ve neler yapılacağını iyi görelim ve kararımızı ona göre verelim. Seçimler şimdiden Türkiye ve KKTC’ye hayırlı olsun. Bu bağlamda Ramazan ayının hepimize ve devletimize bereket ve hayırlar getirmesini temenni eder, iyi haftalar dilerim.
*****
Acele karar vermeyin. O zaman sizin de herkesten farkınız kalmaz. Hayatın küçük bir parçasına bakıp karar vermekten kaçının.
Laozi