Türkiye’nin ve KKTC’nin tek çıkış yolu…

Türkiye ve KKTC’de, gerek PKK’ya destek veren gerekse bu devletlerin iç ve dış güvenliği için tehdit oluşturan veya diğer bir deyimle bu devletlerin tasfiyesini isteyen kimseler için vatandaşlıktan çıkarılma uygulaması bir an önce başlatılmalıdır. Bu konu 2016 yılında Türkiye’de her ne kadar tartışılmış olsa da bugüne dek sözü geçen kapsamda bir kanun uygulamaya alınmamıştır. Her ne kadar hâlihazırda böyle bir öneri KKTC’de konuşulmamış olsa da bu konu Cumhuriyet Meclisinde bir an önce görüşülmelidir. Mesele şu ki bu uygulamalar hayata geçirilmedikçe ne Türkiye ne de KKTC’nin temel meseleleri kökten çözülecektir.

Öyle ki, ilk önce Türkiye örneğinden yola çıkacak olursak, Türk hükümetleri 40 yılı aşkın süredir PKK’yla askeri bir mücadelenin içinde olmuştur. Fakat bugüne kadar ne şehit haberleri eksilmiş ne de PKK’nın destekçileri azalmıştır. Tam aksine devletin askerinin kararlı mücadelesine ve Kürt/Zaza kökenli annelerinin Diyarbakır’da birkaç yıldır sürdürdüğü oturma eylemine rağmen, PKK’nın siyasi uzantısı eski adıyla HDP ve Yeşil Sol, yeni adıyla DEM Parti bugün hâlen ciddi bir oy oranıyla TBMM’de temsil edilmekte ve Türkiye’nin hazinesinden yararlanmaktadır. (Bu partinin niçin PKK’nın siyasi kolu olduğunu en yakın zamanda ayrı bir yazıda ele alacağız. Fakat şimdilik bazı partililerin hatta milletvekillerinin dağa çocuk kaçırdığının, PKK’ya maddi destek sağladığının ve birkaç şubede Apo posterlerinin bulunduğunun kamuoyu tarafından da bilindiğini hatırlatalım.)

Böylece Türkiye bir yandan şehit kanlarıyla PKK’ya kan kaybettirmeye çalışırken diğer yandan hazineden çıkan ödemelerle bu örgüte dolaylı olarak bir can suyu vermektedir. Bu partinin her şeye rağmen destekleniyor görünme sebebi, yandaşlarının kendilerince uyguladıkları yüksek doğurganlık ve sözüm ona ‘asker yetiştirme’ siyasetleridir ki bununla ne kastettiğimiz detay vermeden de zaten anlaşılıyordur.

Bu kısır döngü devam ettikçe ne en son İstanbul Çağlayan Adliyesi Önünde sivillere yönelik düzenlenen saldırının benzerleri ne de PKK destekçisi Kürtlerin Türkiye’den daha fazla toprak koparma hayali son bulacaktır. Öyle ki artık bunların sosyal medyadaki trolleri sadece Güneydoğu’dan toprak talep etmekle kalmıyor, Trabzon ve Mersin’e kadar olan kesimleri de sözde ‘Teröristan’ haritasına dâhil ederek üzerinde rahat bir şekilde hak iddia ediyor. Bunun yanında bunların sözde yayın organlarının, Kürt nüfusu spekülasyonları üzerinden ideolojilerini meşrulaştırmaya çalışarak propaganda faaliyetlerinde bulunduğunu da unutmamak gerekir.

Tablo apaçık ortadayken HDP’nin varisi olarak DEM Parti’nin hâlen Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmaması veya üyelerine siyasi men yasağı getirilmemesi PKK’yı aynı şekilde beslemektedir. Ne yazık ki mesele o derece karmaşık bir hâl almış, bahsi geçen kesim artık o kadar güç ve özgüven kazanmıştır ki Türkiye’de kendini Atatürk’ün varisi olarak gören parti bile kendini bunlarla aynı masaya oturmak zorunda görüp, kurucularıyla 180 derece ters bir siyaset izlemek mecburiyetinde kalmıştır. O nedenle bu çarpık düzeni bitirmenin yolu azınlık milliyetçiliği yapan DEM ve benzer tüm partilerin kapatılması, basın organlarının tasfiyesi ama en önemlisi ve sorunu tamamen çözecek olansa ilgili kişilerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmasıdır. Birleşmiş Milletler anlaşmalarına uygun olarak bu kişilerin vatansız kalmamaları için Irak’la anlaşma yapılarak o ülkenin vatandaşlığını alabilmelerinin yolu açılıp Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne tehciri sağlanabilir. Bu yöntemle devlete savaş açan ve sivilleri dolaylı olarak veyahut düpedüz katledenlerin önü bilahare kesilmiş olup onlara böyle bir uygun zemini hazırlayan her türlü imkân ve yetki tamamen ortadan kaldırılmış ve o tarihten itibaren askeri mücadeleyle PKK’nın kökü kazınmış olacaktır.

Bu uygulamaya teröre karışan ve ideolojisi farklı olan ama Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs eden herkes benzer bir şekilde tabi olmalıdır. Bunun için TBMM bir an önce Türk Vatandaşlık Kanununda değişiklikler yapmak üzere görüşmelere ve çalışmalara başlamalıdır. Bu bağlamda benzer uygulamaların muhasır medeniyet seviyesi üzerinde olan bazı devletler tarafından hâlihazırda yürütüldüğünü de belirtelim.  

Türkiye üzerinden yaptığımız değerlendirme, temeli itibariyle KKTC için de geçerlidir. Yurttaşlık Yasasında değişiklikler yapılarak KKTC’nin tasfiyesini amaçlayanların ve PKK gibi Türkiye’ye karşı faaliyet yürüten terör örgütlerine destek yağdıranların da aynı şekilde vatandaşlıktan çıkarılma uygulamasına tabi tutulması geldiğimiz nokta itibariyle bir tercihten çok zarurettir. Zira artık kimsenin ne yarım asırdır süregelen statükonun devam etmesine ne de egemenliğin elden çıkarılmasına yönelik eylemlere sabrı ve takati kalmıştır. Devletin tanıdığı tüm imkân ve kaynakları ideolojik sebepler ve birbirine duyulan ahde vefa borcu uğruna devlete karşı kullanmanın, bir başka deyimle meydan okumanın dönemi ivedilikle geride kalmalıdır. Zaten Rum’un egemenliği altında yaşamak isteyenler tüm haklarından faydalanarak bunu Güney’de yapabilir. Vakit, özellikle de bölgesel konjonktür göz önünde bulundurularak değişim, ihya ve devlet nezdinde istikrar vaktidir.

*****

Korkuya yer vermeyen bir devlette, kanunlar hiçbir zaman gerekli saygıyı görmezler. 

Sofokles

Kıbrıs Postası

Picture of Kaan
Kaan

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

In Category

Lifestyle

Risus commodo viverra maecenas accumsan lacus vel facilisis.

Scroll to Top